Haber

Özkoç: “Enkaz Altındaki Feryadınızın Duyulmasını Engellediniz.

ÖZKOÇ: “ŞAHİTLERİNİZİN İŞİTMESİNİ AMBALAJIN ALTINA ALDINIZ. BU EMRİ VERMİŞSENİZ DEĞER. YÜREĞİ BU KADAR ÇARKLI İNSAN OLMAZ. HİÇ KİMSE BU KADAR BİLİNÇ KAYBI OLMAZ”

CHP Küme Başkan Yardımcısı Engin Özkoç, sosyal medyaya erişimin kısıtlanmasına tepki gösterdi. Özkoç, “Beceriksizliğiniz ortaya çıkmasın, halkın tepkisi duyulmasın diye, molozların altından bu feryatların duyulmasını engellediniz. İnancımız var. Hak bizim için haktır günü gelince elbet. gelir.Elbette musibetler olur.Ama Allah diyor ki, ben sana zekat verdim, sana irade verdim, tedbirini al dedi.

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde basın toplantısı düzenledi. Gündemi değerlendiren Özkoç, şunları söyledi:

“GERÇEKTEN KANIMIZI DONDURUYOR: Acı haberler gelmeye devam ediyor. Maalesef 14 bin insanımız hayatını kaybetti. 63 bin insanımız yaralı ve tedavi altında. Enkaz altında kalan kardeşlerimiz var. Masa ne yazık ki çok ağır. Ölenlere rahmet diliyorum. Tüm emeğin enkaz altında kalan arkadaşlarımızı kurtarmak için harcanmasını diliyorum. Böylesine ağır ve giderek ağırlaşan bir tablo karşısında; Ülkeyi yöneten kişinin ‘Hakimiyet kuruldu, bugün rahatız, yarın daha rahat olacağız’ açıklamaları ne yazık ki kanımızı donduruyor. Bunu söyleyen Recep Tayyip Erdoğan. ‘Dün rahat değildi, bugün rahat, yarın daha rahat olacak.’ Deprem bölgesine gitti. Orada olanları gördü. Yine etrafında onu pohpohlayan birçok insan toplanmıştı. Millete verdiği mesaj… Binlerce insan enkaz altındayken, çadırlar kurulmadan, çorba bile alamadan bakanlar konuşurken, “Battaniyeyi ürettik, atacağız.” tepeden”… “Bugün rahatız, yarın daha da rahat ederiz” diyor. Evet, gerçekten kanımızı donduruyor.

ERDOĞAN: O ÇIPLAK SÖZÜN SORUMLUSUSUN: Aslında lafın zamanı değil, ucuz siyasetin de zamanı değil. Herkesin görevleri vardır. Yardımları bir an önce halkımıza ulaştırmalıyız. ‘Mehmetçik neden vaktinde milletimizin yanında olmadı’ dedik. ‘Enkaz kaldırma işi neden daha ilk günden var gücüyle çalışmadı’; dedik. ‘Askeri helikopterler neden devreye girmedi? Askerlikte yeme-içme ile ilgili örgütlenmeler varken; ‘Normal bir yardım sisteminde yer almıyordu’ diye sorduk. Erdoğan cevaben, ‘Askerimiz, polisimiz, jandarmamız şereflidir. Şerefsizlerin ağzına meze yapmayız’ dedi. Bu ne anlama gelir? Askerimizin, polisimizin, jandarmamızın gurur duyduğunu biliyoruz. Sözümüz; Evlatlarımızı zamanında milletimizle buluşturmayan, vaktinde kavuştur emrini vermeyen devletin başındaki kişidir. Söylediğin o ahlaksız konuşmanın muhatabı aslında sensin Erdoğan. Askerlerimize ve jandarmalarımıza zamanında görev emri verilseydi, o şerefli asker orada görevini yapar ve onlarca canı kurtarırdı. Dolayısıyla o sözün muhatabı sizsiniz Recep Tayyip Erdoğan.

MİLLETİN SİZE VERDİĞİ YETKİLERİ BİLE HİÇ KULLANMADINIZ: Böyle bir günde korkunç sözler söyleyebilirsin. Böyle bir günde parmağını sallayabilirsin. Böyle bir günde insanları tehdit edebilirsiniz. Böyle bir günde hükümetiniz depreme hazır değil. Milletin size verdiği yetkileri bugüne kadar kullanamadınız. Deprem için para topladınız, afet öncesi binlerce, milyonlarca lira deprem vergisi toplandı. Muhalefet, “Olası sarsıntı bölgeleri için bu yardımcıları hazır bulundurun” dedi. Ne yaptın, harcadın. Afet bölgesinde üçüncü gün çadırı bile kurabildiniz. ‘Kaderimiz bu’ diyorsun Erdoğan. Bizim inancımızda kader vardır. Ancak imanımızın bize emrettiği bir şey daha vardır: Tedbirlerinizi alın.

KADERE İNANÇIMIZI, BAŞARISIZLIĞININ ÜZERİNE BİR TAKIM OLARAK YERLEŞTİRİN: Hem kul olarak hem de milletin Cumhurbaşkanı olarak tedbir alma yetkisini size verdi, akıl verdi. Bunların hiçbirini yerine getirmediğiniz için, depreme zamanında hazırlanmadığınız için, organizasyon olarak tam bir beceriksizlikle müdahale ettiğiniz için, askerimizi zamanında harekete geçirmediğiniz için… Deprem olma ihtimali var. kaderimizde… Hazırlıksız yakalanmamıza sebep olan sen ve senin gücündü. Dolayısıyla dinimizin emrettiği kadere olan inancımız; Kendi beceriksizliğinizi set olarak belirlemeyin.

SARGININ ALTINDAKİ KÜLTÜRLERİ ÖNLEDİNİZ: BTK dün saat 15.00 ile 23.45 arasında kademeli olarak internet altyapısını kesti. Bunu duyunca ‘Allah kahretsin’ demek geldi aklıma. ‘Üzgünüm’ demek bitti. ‘Bu yetmez’ demek bitti. (Enkaz altından yardım isteyen depremzedenin sosyal medya mesajlarını gösteriyor) Bakın burada deprem altında kalan bir kardeşimiz var. İnternet üzerinden yardım istedi: ‘Kurtarın beni, bu noktadayım’ dedi. Peki o kardeşe ulaşıldı mı, ulaşıldı mı. ‘Teşekkürler hayatımı kurtardınız ama daha onlarcası enkaz altında, lütfen onlara ulaşın’ dedi. Sen, Recep Tayyip Erdoğan. O gün oraya gittin… Enkaz altından bu feryatların duyulmasını, beceriksizliğin ortaya çıkmasın, insanların tepkisi duyulmasın diye engelledin. Bu emri siz verdiyseniz yazıklar olsun. Yazıklar olsun sana. Böyle bir millete kalbi soğumuş insan olamaz. Vicdanını bu kadar kaybetmiş bir insan gerçekten olamaz. Her ikisi de uğraşmaya istekli; ve birbirimizle örgütlenerek hayat kurtarmak isteyenlerin önünü kapattınız. Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Enkaz altındayım, sesimi duy’ emriyle bu kardeşimiz gibi onlarca insanın yolu kesildi. İşte size sözümüz: Biz iman ettik. Ölüm bize haktır elbet günü gelince. Elbette felaketler olabilir. Ama Allah diyor ki, ben sana akıl verdim, sana irade verdim. Tedbir alın diyor. Önleminizi alıp, bağıranların sesini kısıyorsunuz. aferin sana

MİLLETLER BELEDİYELERE GÜVENİR. BÖYLECE PARALARINI BELEDİYELERE GÖNDERİYORLAR: İstanbul’a, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne; Ekmek dağıtma mücadelesi veren İstanbul Büyükşehir Belediyesi, milletimize su gönderen İstanbul Büyükşehir Belediyesi, çocuklarımıza mama ve süt yardımı yapan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, kurtarma ekipleri gönderen İstanbul Büyükşehir Belediyesi, tüm gücüyle deprem bölgesindedir. neden iki müfettiş daha gönderdin? Millete yardım gönderemezsiniz; ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne müfettiş gönderiyorsunuz. Yardımın neden verildiğini merak ediyor musunuz? Merak ediyor musun; Çünkü Ankara’ya, Antalya’ya, Mersin’e, Aydın’a yardım ediliyor… Çünkü sizin teşkilatlarınıza güvenmiyorlar, belediyelere güveniyorlar, o yüzden Erdoğan. Çünkü insanlar artık sana güvenmiyor. Para gönderecek, şehidin parasına bile oturmuş bir bireysin, o yüzden sana güvenmiyorlar. İnsanlar belediyelere güveniyor. Bu yüzden paralarını belediyelere gönderiyorlar.

KABİLİYETİNİZ, YETENEĞİNİZ HAKKINDA NE SÖYLEYELİM…: Bugün OHAL ile ilgili bir toplantı yapılacak. OHAL’in getirdiklerini ve bize neler kazandırdığını anlattım. Erdoğan bugün yaptığı konuşmada, ‘Devlete OHAL’e müdahale etme, bu süreci istismar etme, ticarette yolsuzluğa, kumpas kümelerine fırsat tanıyacak’ dedi. Kendine güveniyor musun? OHAL olmadan Recep Tayyip Erdoğan ticareti istismar edenlere karışamaz. Bu yüzden, bir sebep. Orada pazar falan vardı… ‘Oysa bazı yerlerde pazarlar var…’ Pazar aklını yitirmiş, hâlâ… Böyle şeylerle uğraşıyor. “Alışveriş merkezlerini yağmalamaya çalışıyorlardı.” Jandarma artık bunu yapamıyor. Polis güçleri artık bunu yapamıyor, olağanüstü hal gerekiyor. Bu yağma gruplarına müdahale edemeyiz, olağanüstü hal gerekiyor. Beceriksizliğinize, beceriksizliğinize… Ne diyebilirim, daha ne diyebilirim ki? OHAL olmasa da bunu yapabilirdiniz.

SORUN BUNLARIN ALTINDAKİ ŞEY DEĞİL: İYİ Parti’den Musavat Dervişoğlu. İYİ Parti Grup Başkanvekili. Millet İttifakı anlayışıyla bizi aradı oturduk görüştük. ‘O zamandan beri’ dedi; ‘Öyle büyük bir deprem oldu ki, olağanüstü hal müdahalesi gerektiğinden bu üç aydır; açık uçlu, belirsiz değil. OHAL’e bir ay izin vereceğiz’ dedi. Tamam dedik. İktidarla pazarlık yaparsın. Bir ay süreyle OHAL verilmesine ilişkin önergeyi imzalayacağımızı söyledik. Reddetti Saray. Bir ay değil, üç ay dedi. Bir ay olacak. Zaten üç yaşından sonra, isterseniz üç ay uzatabilirsiniz. Bir ay yeterli olmazsa, tekrar uzatabilirsiniz. Ama hayır dedi. Üç aya ihtiyacım var. İşte bu çarpıcı olayı, buradaki samimiyeti ve bakış açılarını anlamanız için sizlerle paylaşıyorum. Onların endişesi; milletin değil, enkaz altındakilerin değil, milletin feryadı değil. Acıları kendilerinedir. Milletin feryadı duyulmasın diye bunlar; Halkın enkaz altındaki feryadını millete duyurmayan zihniyetin insanlarıdır. Bunlar, ilk günden itibaren askeri yardım bölgesine göndermeyen, ardından korkunç sözlerin arkasına sığınan insanlardır. Onları Allah’a havale ediyoruz ama kanun önünde hesap soracağız. Kanun önünde hesabını soracağız” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort